1. Haberler
  2. Teknoloji
  3. Heineken’in Waste-to-Wear Stratejisi: Güney Afrika’da Sürdürülebilirlik Projesi

Heineken’in Waste-to-Wear Stratejisi: Güney Afrika’da Sürdürülebilirlik Projesi

Heineken, atık malzemeleri geri dönüştürerek yeni ürünler haline getiren Waste-to-Wear stratejisi ile Güney Afrika’da çevre dostu projeler başlatıyor.

Heineken'in-Waste-to-Wear-Stratejisi-Güney-Afrika’da-Sürdürülebilirlik-Projesi
Heineken'in-Waste-to-Wear-Stratejisi-Güney-Afrika’da-Sürdürülebilirlik-Projesi
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Heineken, atık malzemeleri geri dönüştürerek yeni ve kullanışlı ürünler haline getiren Waste-to-Wear stratejisi kapsamında Güney Afrika’da depozitolu şişeleri tanıtırken, tek kullanımlık şişeleri ev ve gardırop için şık parçalara dönüştürdü. Bu proje, çevresel etkiyi azaltmayı ve kentsel estetiği iyileştirmeyi amaçlayan “Fields Green With Grass, Not Glass” girişimiyle hayata geçirildi.

“Fields Green With Grass, Not Glass” Projesi
Heineken Güney Afrika’nın “Fields Green With Grass, Not Glass” adlı girişimi, kırık cam şişelerin biriktiği alanları yeniden değerlendirerek şehirlerin güzelleştirilmesini ve çevreye zarar veren cam atıklarının olumsuz etkilerinin azaltılmasını hedefliyor. Bu kapsamda, toplanan şişeler geri dönüştürülerek estetik ve fonksiyonel ürünlere dönüştürülüyor.

Sonic State ile Ortaklık
Yaratıcı ajans Sonic State’in katkılarıyla, toplanan şişeler çarpıcı eşyalar haline getirildi. Bu koleksiyonda 3.000 yüzük, 3.000 madalyon ve benzersiz sarkıt lambalar gibi ev eşyaları bulunuyor. Her parça, özenle tasarlanmış ve çevresel duyarlılıkla üretilmiştir. Bu, Heineken’in sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığını ve inovatif yaklaşımını yansıtıyor.

Heineken’in Sürdürülebilirlik Geçmişi: WOBO Projesi
Heineken’in sürdürülebilirlik çabaları, aslında 1960’lara kadar uzanıyor. Hollandalı iş insanı Alfred Heineken, Karayip adalarındaki Hollanda Antilleri’ni ziyaret ettiğinde, çöpe atılan boş bira şişelerinden ilham aldı. Boş şişeleri yapı malzemesi olarak kullanma fikrini araştırdı ve 1963 yılında, yoksul ülkelerde ev yapmak amacıyla kullanılabilecek bir şişe tasarlamaya başladı. Bu şişeler, WOBO (World of Bottle) olarak bilinen, tuğla görevi görebilecek şekilde tasarlanmıştı.

Heineken'in Waste-to-Wear Stratejisi: Güney Afrika’da Sürdürülebilirlik Projesi
Heineken’in Waste-to-Wear Stratejisi: Güney Afrika’da Sürdürülebilirlik Projesi
Heineken'in Waste-to-Wear Stratejisi: Güney Afrika’da Sürdürülebilirlik Projesi
Heineken’in Waste-to-Wear Stratejisi: Güney Afrika’da Sürdürülebilirlik Projesi
Heineken'in Waste-to-Wear Stratejisi: Güney Afrika’da Sürdürülebilirlik Projesi
Heineken’in Waste-to-Wear Stratejisi: Güney Afrika’da Sürdürülebilirlik Projesi

1964 yılında, Heineken, Leerdam’daki Vereenigde Glasfabrieken ile iş birliği yaparak bu şişelerden toplam 100.000 adet üretti ve tasarımın dünya çapında patentini aldı. WOBO olarak bilinen bu şişeler, düz kenarlı, kabartmalı ve içbükey tabanlı olarak üretildi. Alfred Heineken, projeyi daha da geliştirmek için Mimar John Habraken ile görüştü. Habraken, Mimarlar Araştırma Vakfı’nın (SAR) yöneticisiydi ve yeniden kullanılabilir şişe tasarımı fikriyle Heineken’e destek verdi. Bu yosun yeşili bira şişeleri, dikdörtgen bir şekle dönüştürülerek bir tür tuğlaya benzetildi ve ev inşasında kullanılmayı planladı.

Ancak, şişenin yanlış kullanımıyla ilgili dezenformasyon riski ve lojistik maliyetler nedeniyle Heineken, projeyi iptal etti. Bu durum, Heineken’in ilk sürdürülebilirlik projesi olarak tarihe geçti ve kullanılmış şişelerden ev inşa etme fikrinin ilk adımlarını attı. Bu girişim, sürdürülebilirlik alanında ilham verici bir örnek olarak hafızalarda yer aldı.

Heineken’in Gelecek Vizyonu
Heineken, sürdürülebilirlik alanındaki çabalarına devam ederek, çevre dostu projeler ve inovatif çözümlerle geleceğe yatırım yapmayı sürdürüyor. Waste-to-Wear stratejisi ve “Fields Green With Grass, Not Glass” girişimi, şirketin sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığını ve topluma katkı sağlama misyonunu yansıtıyor. Bu projeler, çevresel etkilerin azaltılması ve toplumsal farkındalığın artırılması açısından önemli adımlar olarak görülüyor.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir