İklim değişikliği ile mücadele kapsamında şirketlere ve hükümetlere karşı açılan davaların sayısı her geçen yıl artıyor. 2023 yılında en az 230 yeni iklim davasının kayıtlara geçtiği biliniyor. Bu davalar, iklim kriziyle mücadelede önemli bir değişim yaratma potansiyeline sahip.
Küresel İklim Davalarının Artışı
London School of Economics and Political Science (LSE) Grantham Araştırma Enstitüsü ve Columbia Üniversitesi Sabin İklim Değişikliği Hukuk Merkezi, iklim değişikliği davalarındaki küresel trendleri inceledikleri analizlerinin güncel verilerini paylaştı. Rapora göre, bu davalar ağırlıklı olarak hükümetlerin ve şirketlerin iklim politikalarını hedef alıyor. Bu durum, iklim kriziyle mücadelede hukukun rolünü ve etkisini gözler önüne seriyor.
İklim Davalarının Temel Sebepleri
2023 yılında en yaygın dava sebeplerinden biri, şirketlerin çevresel hedeflerine yönelik ilerlemelerini yanlış beyan etmekle suçlandığı ‘iklim aklaması’ (greenwashing) davaları oldu. Bu yıl içinde bu sebepten 47 dava açıldı ve sonuçlanan davaların yüzde 70’i davacılar lehine sonuçlandı. Diğer yaygın dava türü ise, şirketlerin yüksek sera gazı emisyonlarının yol açtığı iklim hasarlarından sorumlu tutulduğu ‘kirleten öder’ (polluter pays) davalarıydı.
Finansman Akışını Durdurmaya Yönelik Davalar
2023 yılında, iklim hedeflerine engel olanlara finansman akışını durdurmak amacıyla altı dava açıldı. 2016 yılından bu yana açılan 140 davanın 77’si sonuçlanmış olup, bu davaların 54’ünde davacıların lehine karar çıktı. Bu, iklim hedeflerine aykırı hareket edenlerin finansmanını durdurma çabalarının başarılı olabileceğini gösteriyor.
Ülkeler Bazında İklim Davaları
En çok davanın açıldığı ülke, 129 dava ile Amerika Birleşik Devletleri oldu. İngiltere’de 24, Brezilya’da ise 10 dava açıldı. 2023 yılında Panama ve Portekiz’de ilk kez iklim davaları açıldı. Bu durum, iklim değişikliği konusundaki farkındalığın ve hukuki mücadelenin küresel çapta yaygınlaştığını gösteriyor.
İklim Davalarının Geleceği
İklim davalarının sayısındaki artış, hükümetler ve şirketler üzerinde baskı oluşturuyor. Bu davalar, daha güçlü ve etkili iklim politikalarının geliştirilmesine katkıda bulunabilir. Aynı zamanda, şirketlerin ve hükümetlerin çevresel taahhütlerini yerine getirmelerini sağlama noktasında hukukun önemli bir araç olduğunu kanıtlıyor.
İklim değişikliği ile mücadelenin hukuki boyutunun güçlenmesi, küresel iklim hedeflerine ulaşmada kritik bir rol oynayabilir. Bu davalar, iklim krizinin etkilerini azaltmak ve geleceğe daha sürdürülebilir bir dünya bırakmak adına önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.